Kentsel dönüşüm bir vatan borcudur ve önü açılmalıdır!

rıza hüseyin erkanlı

Kentsel Dönüşüm ve Şehircilik Derneği (KENTDER) Başkanı Rıza Hüseyin Erkanlı, kentsel dönüşümü fırsat bilip, hayali emsal dağıtarak, daire sahiplerinin aklını karıştıranlar olduğunu belirterek, “Ortam bu tip fırsatçılara bırakılmamalı. Zira kentsel dönüşüm bir vatan borcudur ve önü açılmalıdır” dedi.

AA muhabirine, 2012’de çıkan Kentsel Dönüşüm Yasası’nın üç yıllık sürecini değerlendiren Erkanlı, yasanın, Türkiye’deki 6,5 milyon çürük yapının yenilenmesi amacıyla TBMM’de onaylanıp yürürlüğe girdiğini söyledi.

Yasanın üzerinden 3 yıl gibi uzun bir süre geçmesine rağmen henüz yeterince ilerleme sağlanamadığını ileri süren Erkanlı, dernek olarak yaptıkları araştırmaların depreme dayanıklı yapılar inşa edilmesi konusunda ne kadar eksik kalındığını açıkça ortaya koyduğunu ifade etti.

Bu zamana kadar Türkiye genelinde 54 ilde toplamda 275 alanın Bakanlar Kurulu kararı ile “afet riskli alan” ilan edildiğine dikkati çeken Erkanlı, “Bu arada, 2013’te diğer yıllara göre oldukça fazla sayıda alanın afet riskli alan ilan edildiğini görüyoruz. 2014’te sayı oldukça düşerken, 2015’te tekrar yükseldi. Marmara Bölgesi’nde 73, Karadeniz Bölgesi’nde 45 ve İç Anadolu Bölgesi’nde 34 alan Bakanlar Kurulu kararı ile afet riskli alan ilan edildi” şeklinde konuştu.

Erkanlı, Bakanlar Kurulu kararıyla afet riskli alan ilan edilen bölgelerin haricinde ülkede yoğun biçimde bireysel olarak bina bazlı dönüşümler yapıldığını kaydetti.

– “Riskli olduğu tespit edilen 41 bin 859 yapının 12 bin 384’ünün yıkımı gerçekleşti”

KENTDER Başkanı Erkanlı, 2014 sonuna kadar 41 bin 859 yapının risk tespiti yapıldığını dile getirerek, şöyle konuştu:

“Toplamda 129 bin 320 bağımsız bölüm bulunuyor. Riskli yapı olarak tespit edilen 41 bin 859 yapının 12 bin 384’ünün yıkımı gerçekleşti. Bu yapılarda mülk sahipleri büyük bir çoğunlukla binalarını kat karşılığı olarak müteahhitlere verdi. Az sayıda da olsa devletin sağlamış olduğu finansman modeliyle kendileri kendi binalarını yaptırıyor. Özellikle büyük şehirlerde, konut veya ticari ünitelerin satış fiyatlarının yüksek olduğu bölgelerde yoğun bir şekilde bu tarz kentsel dönüşüm görülüyor.”

Erkanlı, Türkiye’nin deprem kuşağında yer aldığını, çarpık ve düzensiz yapılaşmayla birlikte eski yapı stokunun fazlalılığının olası bir depremde ne gibi sonuçlar doğurduğunun önceki depremlerde üzülerek görüldüğünü belirterek, şöyle devam etti:

“Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun’un çıkmasıyla birçok şehrimizde büyük bir hareketlilik göze çarpıyor. Bakanlık ve belediye iş birliği ile ilan edilen riskli alanlardaki uygulamalarla, bireysel uygulamalar farklılık gösteriyor. Bireysel uygulamalarda mülk sahipleri binalarını kat karşılığı müteahhitlere verirken, buna kentsel dönüşümden ziyade kentsel yenileme diyebiliriz. Mevcut bir binanın yıkılıp yerine daha fazla bağımsız bölümün bulunduğu bir binanın inşası şeklinde gerçekleşiyor. Şu an İstanbul’da ve diğer şehirlerimizde yapılan uygulama ağırlıklı olarak bu şekilde ilerliyor.”

– Ada ve bölge bazında kentsel dönüşümün önü açılmalı

Erkanlı, kentsel dönüşümün asıl amacının, insanların daha yaşanabilir bir çevrede, yeşil ve donatı alanlarıyla birlikte, sağlam binalarda oturmalarını sağlamak olduğunu vurgulayarak, “Bu sebeple, bina dönüşümünden ziyade ada bazında, bölge bazında kentsel dönüşüm sürecinin önünü açmak için alternatif yöntemler geliştirmemiz gerekiyor. Bunun için yerel yönetim ve özel sektör iş birliği içinde çalışarak ortaklık metotları oluşturmalı” şeklinde konuştu.

Kentsel dönüşümde yerinde dönüşümün esas alınması ve sosyokültürel yapının göz ardı edilmemesi gerektiğine işaret eden Erkanlı, yeşil alan, ulaşım, ve altyapının dönüşümün olmazsa olmaz unsurları arasında yel aldığını dile getirdi.

Erkanlı, kentsel dönüşümde kamu, özel sektör ve kat maliklerinin uzlaşma konusunda elini taşın altına koyması gerektiğine dikkati çekerek, “Bu hızla 20 yılda 6,5 milyon konut yenilenemez. Şu ana kadar önemli bir mesafe katedildi ama yeterli değil. Kentsel dönüşümün önemli bir ayağı da enerji tasarrufu. Binalar depreme karşı güçlendirilirken enerji dönüşümü yapan, kendi enerjisini üreten binalar şeklinde inşa edilmeli. Enerji konusunda dışa bağımlı bir ülke olan Türkiye’de mevcut enerjinin yüzde 40’ı evlerde kullanılıyor. Enerji tasarruflu ve ısı yalıtımlı binalarla dışa bağımlılığımız önemli ölçüde azaltılabilir” ifadelerini kullandı.

– “Avcılar, Büyükçekmece ve Adalar’da çok acil hareket edilmesi gerekiyor”

Erkanlı, Türkiye’nin deprem hattında bulunan bir ülke olduğu gerçeğinin hiçbir zaman unutulmaması gerektiğinin altını çizerek, Avcılar, Büyükçekmece ve Adalar’da çok acil hareket edilmesinin büyük önem taşıdığını söyledi.

“Deprem bekliyoruz” korku ve algısının pozitif kullanılmasının önemine vurgu yapan Erkanlı, şunları kaydetti:

“Maalesef hayali emsal dağıtıp, daire sahiplerinin aklını karıştıranlar oldu. Ortam bu tip fırsatçılara bırakılmamalı. Zira kentsel dönüşüm bir vatan borcudur ve önü açılmalıdır. Kentsel dönüşüme girecek özel sektör tabii ki kar etmek ister. Yatırımcının doğasında bu var. Ancak özel sektör gibi kat malikinin de kar etmesi lazım. Kar, kat maliki ile yatırımcı arasında eşit dağıtılmalı. Maalesef bu kar meselesi yanlış anlaşıldı ve kantarın topuzu kaçtı. Ayrıca kentsel dönüşümde öncelik kar değil, deprem gerçeğine karşı binaların güçlendirilmesidir. Dönüşüm, bina ya da blok halinde değil, master planlar çerçevesinde yapılmalıdır. Kamu tarafından her bölgenin emsal ve rayiç bedeli belirlenmelidir. Böylece hem kat maliki hem de özel yatırımcı sorun yaşamaz. Kentsel dönüşümün aslında bir can ve mal dönüşümü olduğu algısı yerleştirilmelidir.”

AA