Gayrimenkul projeleri borsada alınır-satılır olacak!

himmet karadağ

Borsa İstanbul’un yeni başkanı Himmet Karadağ sermaye piyasasını derinleştirecek, şirketlerin ucuz finansmana ulaşmasını sağlayacak iki yeni enstrümanın detaylarını SABAH’a anlattı.

Sermaye piyasası enstrümanlarını geliştirmek için neler yapıyorsunuz?
Türkiye’de dünyanın gıptayla baktığı dev projeler yapılıyor. 3. Köprü, 3. Havalimanı, Körfez Geçişi, Avrasya Tüneli gibi. Borsa olarak bunların hiçbirinde yokuz. Üstelik, bu projeler yüksek maliyetlerle finanse ediliyor. Bunları uygun getiri ile sermaye piyasalarına çekersek herkes alır. Örneğin, yıllık yüzde 15 getirili bir menkul kıymeti herkes satın almak ister. 3. Havalimanı’na ortak olmak isteyen onlarca uluslararası fon var. Sermaye piyasalarında menkul kıymetleştirmeyi sağlayabilirsek hem tasarruflar artar hem uluslararası fonları çekeriz hem de daha ucuz finansmanın önünü açmış oluruz. Halen borsamızda ülkemizin prestij projeleri alınıp satılamıyor. Pazarı derinleştirerek, yeni ürün alanları sunarak katılıkları giderebiliriz.

MENKUL KIYMET VİRÜSÜ

Bankalara rakip mi oluyorsunuz?
Banka olarak 30 günlük mevduatla, 30 yıllık projeyi fonlamak sıkıntılı. Kısa vadeli yatırımların finansmanı bankacılıktan, orta ve uzun vadelilerinki ise sermaye piyasalarından sağlanmalı. Ulaştırmacıların kara, hava ve demiryolu kıyaslaması var. Kısa mesafede karayolu, orta mesafede uygun teknolojiler kullanıldığında demiryolu, uzun mesafede de havayolu rakipsizdir. Bu da onun gibi bir şey. Bankalarla rakip değiliz. Belli vadeden sonra bankaların da sermaye piyasası ürünlerini kullanmaları kendi avantajınadır. Bu sistemde, kazan-kazan yöntemiyle banka da biz de işadamı da kazanıyor. Bankalara aktif yönetiminde menkul kıymet virüsünü bulaştırmamız lazım.

EKONOMİK PROJE FİNANSMANI

Banka işin içinde nasıl olacak?
Elinde 32 günlük mevduatı var. Bununla büyük projeleri fonlamak durumunda kaldığında olayı proje finansmanına dönüştürecek, varlık kiralama şirketinin satacağı menkul kıymetin ana alıcısı olacak. Böylece doğrudan kredi vermek yerine uygun vadeli menkul kıymeti alacak. Artık sadece kredi alacağı yerine menkul kıymet sahibi olduğu için ikinci elde ticaretini yapabileceği gibi bunu banka pasif yönetiminde teminat vb gibi de kullanabilecek. Böylece reel ekonomi tarafında proje finansmanları daha ekonomik hale gelecek, banka bunu pasifte tekrar refinansman ya da başka kredide de kullanabilecek. Bankaları ikna etmemiz lazım. Bir de menkul kıymetleştirmenin önünde yüzde 18’lik KDV problemi var. Onu da Maliye Bakanımızla görüştük.

Bankalarla görüştünüz mü?
Türkiye Bankalar Birliği Başkanı ile görüş alışverişinde bulunduk, genel anlamda derinleştireceğiz.

BÖLGENİN GAYRİMENKUL BORSASI OLACAĞIZ

Gayrimenkul sertifikası altyapısı hazır mı?
Bu, inşaat şirketine alternatif finansman sağlayabilir. Mesela, projenin yüzde 30’unu menkul kıymetleştirip, küçük yatırımcı veya uluslararası fonlara açacak. Şerefiye değeriyle 450 bin TL’yi bulacak bir gayrimenkul hukuki haklarıyla varlık kiralama şirketine devredilecek. 450 bin sertifika çıkarılacak. Elinizde 450 bin TL olmasa da o konuttan pay alabileceksiniz. 45 bin TL’niz varsa yüzde 10’unu alacaksınız. Bunu Balkan Ülkeleri ve Körfez’e de uygulamak mümkün. Tüm gayrimenkul projeleri borsada alınır-satılır olacak. BİST, bölgenin gayrimenkul borsası olacak.
Gelir akımı sabit projeye sertifika modeli

Şehir hastaneleri için de bu yöntem uygulanabilir mi?
Birkaç şehir hastanesi yüklenici firma ile görüştüm. Onlarda hazine garantisi var. 3. Havalimanı’nda yolcu bazlı gelir akımı var. Varlık kiralama şirketine koy bunları sat. Köprü ve otoyolları sertifika modeliyle satabiliriz. Ben, endeks yerine sayaçlar dönemini başlatmak istiyorum. Köprü sayacı, yolcu sayacı, hasta sayacı, enerji santrallerinde kilovat sayacı gibi… Gelir akımı sabit veya öngörülebilir olan tüm projelere bu uygulanabilir. Bizim, para girişini artırıp, işadamlarının kaynağı ucuza kullanmasını sağlamamız gerek.

Geldikten sonra BİST’te bir kan değişimi yaşandı. Kaç kişi işten çıkarıldı?
Yeni yönetimin gereği olarak bazı çalışanlar kendi isteğiyle ayrıldı, bazılarıyla yolumuzu biz ayırdık. Yönetici kadrosunda yüzde 50’nin üzerinde yenilenme oldu. Milli güvenliği tehdit eden yapılar kapsamında devletin ilgili kurumlarıyla da yakın işbirliği halindeyiz. Bu yapılarla bağı tespit edilenleri iş mevzuatı çerçevesinde işten çıkardık, bunlara destek verenlerle yolumuzu ayırdık, ayırmaya devam edeceğiz. Bu konuda kararlıyız.

HALKA ARZ KOBİ’LERDE MORFİN ETKİSİ YAPTI

Borsa’da işlem gören şirketlerin değeri GSYH’nin sadece yüzde 25’i. Eskiden bu oran yüzde 50’lerdeydi. Yakın İzleme Piyasası’ndaki şirket sayısı da sürekli artıyor. Prestij kaybetmiyor mu borsa?
Sermaye piyasalarında ölçek problemi var. Ürüne uygun, doğru ölçek yakalanmadığında başarıya ulaşılamıyor. 2011’den sonra KOBİ’lerin finansmana erişimini kolaylaştırmak için halka arz seferberliği başlatıldı. Kurumsallaşmamış küçük firmalar halka açıldı. Daha sonra bunların halka arzından başarı sağlanamadığı görüldü. Halka arzla sadece nadiren para geliyor, o da morfin etkisi yapıyor. Kurumsallaşma, know-how yetersiz kalıyor.. Dolayısıyla halka arzı belli büyüklüğün altındaki firmalara tavsiye etmemek gerek. Ayrıca sizin liste şirketlerinizin de bir prestiji olmalı. Yani İSO 500’ün firmasıyla, 2 milyonluk şirket aynı değil. Algı bozuluyor. KOBİ’ler sermaye piyasalarına açılmasın demiyoruz. Açılsınlar ama onlara özel ürün ve pazarlarda. Mesela Borsa İstanbul’da bu amaçla kurulmuş özel pazar var. Patent Borsası’nı çok yakında açacağız, girişim sermayesi yatırım fon ve ortaklıklarına daha fazla alan sağlayacağız.

İSLAM KALKINMA BANKASI İLE İŞBİRLİĞİ

Borsa İstanbul’un halka arz süreci ne oldu?
Öncelikle, vizyonunun önemli bir parçası Türkiye’de halka arz sayısını artırmak ve sermaye piyasasının derinleşmesine katkı sağlamak olan Borsa İstanbul’un kendi halka arzını gerçekleştirmek konusundaki kararlılığını tekrar ifade etmek istiyorum. Tabii ki bu kararlılık, Borsa İstanbul’un halka arzında, en yüksek değeri ortaya çıkarmak için de bizi dikkatli davranmaya sevk ediyor. Hazine payının borsamızda en büyük ortak olduğu düşünüldüğünde kamu çıkarını gözetmek de büyük bir sorumluluk oluşturuyor. Atılması gereken adımlar, halka arzın zamanlaması gibi hususlar büyük önem arz ediyor. Bu anlamda Başbakan Yardımcımız Nurettin Canikli’nin hem ekonomi hem de siyasi tecrübeleri ile liderliği bize güç veriyor. EBRD ile yapılan stratejik işbirliği kapsamında halka arz 2016 sonuna kadar planlanıyordu. Ama öncelikle iç konsolidasyonumuzu kuvvetlendirecek ana eksenlere yoğunlaşacağız. Böylece halka arz sürecine daha kârlı girmeyi düşünüyoruz. Yakın zamanda Merkezi Kayıt Kuruluşu ve Takasbank BİST yerleşkesine taşınıyor. Taşınmadan sonra operasyon anlamında maliyetler azalacak. Kamu yararını realizasyonunu görmeden halka arz sürecini aceleye getirmek istemiyoruz.

BORSAYA ORTAK OLMAK İSTEYENLER VAR MI?
Memnuniyetle ifade edebilirim ki, Borsa İstanbul gerek ürün portföyü ve uluslararası standartlardaki işlem platformları gerekse sahip olduğu potansiyel ile birçok uluslararası yatırımscının dikkatini çekiyor. ABD, Çin ve Ortadoğu menşeli birçok önemli kurumsal yatırımcı borsamıza ilgi gösteriyor. Sürekli hale gelen bu güçlü talepten gayet memnunuz ve borsamızın çıkarları doğrultusunda incelemelerimizi yapıyoruz. Özellikle İslam Kalkınma Bankası ile stratejik işbirliği istiyoruz. İslami fonları çekmek istiyorsak, onların bir şekilde borsanın bir tarafında olmasında fayda görüyoruz.

 

Sabah/Dilek Güngör