İzmir’de gecekondu sorunu yerinde duruyor!

salih yılmaz

İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi Mühendislik ve Mimarlık Fakültesi İnşaat Mühendisliği Bölümü Başkanı ve Deprem Mühendisliği Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Doç. Dr. Salih Yılmaz, İzmir’de yürütülen kentsel dönüşüm çalışmalarının yeterli olmadığını söyledi.

İzmir’de, depreme dayanıksız yapı stoğuna sahip, zemini sıkıntılı bölgelerin olduğunu anlatan Yılmaz, İzmir’in kentsel dönüşümde yavaş ilerlediğini belirtti.

Yılmaz, bir takım çalışmaların yapıldığını ancak yeterli olmadığını dile getirirken; İzmir’deki problemin diğer şehirlere oranla daha büyük olduğuna dikkat çekti, çözüm önerisi sundu.
Kentsel dönüşüm konusunda çok ciddi teşvik ve vergi avantajları sağlandığını vurgulayan Doç. Dr. Yılmaz, binası zaten depreme dayanıklı olan vatandaşlara da ek teşvik verilebileceğini kaydetti. Doç. Dr. Yılmaz, “Deprem sigortasında, depreme dayanıklı ya da dayanıksız ayrımı yapılmadan her binaya aynı prim yükleniyor. Örneğin kaza riski daha yüksek olan sürücüler daha çok kasko öder. Depreme dayanıklı binaların prim yükü azaltılırsa, bu da vatandaş için ayrı bir teşvik edici unsur olur” dedi.

“GECEKONDU SORUNU YERİNDE DURUYOR”
Doç. Dr. Yılmaz, yıllardır şehrin gecekondu sorununun yerinde durduğunu belirterek şöyle konuştu: “Kentsel dönüşüm daha çok gecekonduları dönüştürme şeklinde yol alıyor. Kentsel dönüşümde; bir- iki katlı binaları yıkıp, yerine imar planları el verdiğince çok katlı bina yapmak şeklinde bir yaklaşım gelişti. Asıl problemli olan sahil bölgeleri yerinde duruyor. Gecekondu da problem ama onlar az katlı bina. Asıl büyük can kayıplarını, yüksek katlı binaların olduğu bölgelerde bekliyoruz. Buralarda yapılan bir şey yok. İzmir yapılaşma olarak da çok sıkışmış durumda. Sahil şeridinin etrafı dağla çevrili ve dar bir bölgede yapılaşma oluyor. Bu anlamda kentsel dönüşümü planlamak çok zor. Devletin bu konuda ciddi bir iradesi var. İnşallah bir an önce hayata geçer.”

GÖKDELENLER BÖLGESİ YANLIŞ SEÇİM
İzmir’in yeni kent merkezi olarak planlanan Bayraklı ilçesinin zeminine de dikkat çeken Doç. Dr. Yılmaz, bölgenin kötü bir zemin profilinin olduğunu belirtti. Doç. Dr. Yılmaz, bunun; Gökdelenler Bölgesi olarak anılan Bayraklı’ya yapılan tüm yapıların kötü olduğu anlamına gelmediğini de vurgulayarak şunları söyledi:
“Gökdelen tasarımı üst düzey mühendislik gerektirir. Temenni ediyorum ki bu yapılar için üst düzey hizmet alındı. Depreme dayanıklılığı anlamında yapı denetimi kanunu çerçevesinde ciddi analiz, denetimler yapılmıştır. Ancak seçilen bölge, zemin olarak çok kötü. Ekonomik sebeplerle, merkezi olması açısından seçilen bu bölge yerine, şehrin başka bir alanı seçilseydi daha iyi olabilirdi.”
“RADİUS” PROJESİ GEÇERLİLİĞİNİ KAYBETTİ
İzmir’de meydana gelebilecek deprem zararlarının tespitini ve bu zararların azaltılmasına yönelik tedbirlerin belirlenmesini içeren 1999 yılında Boğaziçi Üniversitesi tarafından hazırlanan Radius projesine değinen Doç. Dr. Yılmaz, “O günden bugüne o çalışmanın geçerli olduğunu söylemek mümkün değil. Çünkü bina stoğu çok değişti. Boş arsalara yapılan yeni binalar ve bu konuda gelişen yeni bilimsel teknikler var” dedi.
“SAHİL BANDI TEHLİKEDE”
Özellikle sahil şeritlerindeki ve körfeze yakın dolgu bölgelerdeki binaların durumunun daha tehlikeli olduğuna işaret eden Doç. Dr. Yılmaz, bunun genel olarak Türkiye’deki binaların ortak problemi olduğunu kaydetti. Doç. Dr. Yılmaz, “Özellikle sahil bölgesindeki pek çok binada beton dayanımları kötü olduğu için, binaların demirleri paslanmış durumda. Beton kötü olunca, zamanla demir eriyor. Betonu kötü, demiri paslanmış bir binada kendinizi güvende hissedebilir misiniz?” diye konuştu.

Milliyet