İnşaat sektöründeki sorunlara çözüm bulunmalı!

kemal aydın

İşadamı ve müteahhit olan Kemal Aydın, son dönemde hükümet belirsizliği ve haksız rekabet ortamı nedeniyle inşaat sektörünün zor günler yaşadığını söyledi. Kemal Aydın, hükümetin kurulmasıyla birlikte iyimser rüzgarların esmeye başladığını, 2-3 ay içinde de tekrar eski günlere dönmeyi beklediklerini belirtti. İşadamı Aydın, TOKİ’ye tanınan kat farkı, kar marjı nedeniyle haksız rekabet ortamı oluştuğunu, bunun da kendilerini zorlayan koşullardan biri olduğunu söyledi. Kemal Aydın, sektördeki sorunların arttığını ve yetkililerin buna bir çözüm bulması gerektiğini belirtti.

Kemal Aydın kimdir, kendinizden bahseder misiniz?

1964 Ağrı doğumluyum. 1980 yılında manifatura mağazası açtım ve 1987 yılına kadar işlettim. 1987 yılında Hereke’ye geldim, ipek halı üzerine imalat ve satış işleri yapmaya başladım. Ege, Almanya, İstanbul başta olmak üzere turistik bölgelere perakende ve toptan satışlar yaparak, ihracat çalışmaları içinde bulundum. Daha sonra İzmit’e geldim ve otomotiv işine başlayarak, permi hakkı olan vatandaşlara yurt dışından Mercedes başta olmak üzere ithal otomobiller getirmeye başladım. Önce Emeks Otomotiv’i daha sonra da Saylan Otomotiv’i kurduk. 2001-2002 yılları arasında da Evyap Limanı’nın ilk yapılış yıllarında temel atma ve deniz dolgu çalışmalarında malzeme çektim ve daha sonra araçları satarak, inşaat işine başladım. Gebze, Mimar Sinan Mahallesi ve Atalar Mahallesi ile başlayan yap-sat çalışmalarını devam ettiriyor ve Evyap İnşaat’ı kurdum. Halen bu şirketin başında ve inşaatlara devam ederek, birçok yerde bina yapıyoruz. Biri üniversite mezunu kız, biri halen üniversitede okuyan iki erkek çocukla birlikte 3 çocuk babasıyım ve Yarımca Mimar Sinan Mahallesi’nde ikamet ediyorum.

İnşaat sektörünün sorunları neler?

İnşaat sektörünün sorunları her dönemde artıyor. Bu dönemde belediye başkanları, encümenler ve imardan sorumlu yetkililere büyük sorumluluklar düşmekte. Çığ gibi artan bir yap-satçı esnaf oldu ve denetim tam olarak yapılmazsa önüne geçilemeyen, telafisi imkansız hatalı uygulamalar yaşanabilir. Yapılan inşaatlar, proje aşamasından itibaren sorumlu görevlilerce layıkıyla incelenmeli ve hem alıcı ham de esnaf korunarak kurallara uygun binaların yapımına izin verilmeli. Gelişigüzel, sırf bina yaptım satayım anlayışıyla piyasaya atılan ve bu sektöre, vatandaşlara zarar veren, kalitesiz malzemeyle kalitesiz bina yapanlara izin verilmemeli. Bu da ancak denetim ve kurallara uyum sağlanarak yapılabilir. Bizim sektörümüzdeki en büyük sıkıntı kalifiye eleman ve usta bulup, çalıştırmak ve sürekli değişen malzeme fiyatları karşısında ayakta durabilmektir. Bir başka sorun da artacak olan asgari ücret beklentisidir. Hükümetimiz bu konuda gerekeni yapıp, işverenin artacak olan vergisini paylaşmalı ve bu konuda indirim yaparak, gelecek yükü azaltmalıdır. Bunu da yapacağına inanıyorum.

Sektörün ilerleyişi nasıl bir çizgi takip etti?

İnşaat sektörü 2001 krizinin ardından hızla küçülmüştür. Ancak 2002 yılından itibaren uygulanan istikrar programı ile toparlanma sürecine girmiştir. 2004 yılından itibaren sektör rekor oranda büyüme göstermiştir. 2006 yılında yüzde 18,5 büyüyen sektör, 2007 yılından itibaren durgunluk sürecine girmiştir. 2007 yılında konut talebindeki azalma, seçim dönemi, ekonomik ve siyasi belirsizlikler durgunluk döneminde etkili olmuştur. 2006’daki yüksek performanslı büyümenin ardından sektör 2007 yılında yüzde 6,5 oranında ancak büyüyebilmiştir. 2007 yılı ağustos ayında ABD’deki Mortgage Krizi ile başlayan finansal kriz, 2008 yılı eylül ayından itibaren daha da derinleşerek global ölçekte bir ekonomik krize dönüşmüştür.

EN ÇOK BİZ ETKİLENDİK

Peki ya ülkemizde…

Ülkemizde de 2007 yılında başlayan durgunluk 2008 yılında ekonomide çarkların tersine dönmesine yol açmıştır. 2009 yılında genel ekonomi küçülmeye devam etmiştir. Son çeyrekte özel kesim tüketim harcamalarındaki 4,7’lik artış ve kamu kısmi tüketim harcamalarındaki 17,9’luk artış küçülmenin şiddetini azaltmıştır. Küresel krizden ve ekonomik daralmadan en çok etkilenen sektörlerin başında inşaat sektörü gelmiştir. 2008 yılını, inşaat sektörü yüzde 8,1 küçülme ile tamamlamıştır. 2009 yılına kriz beklentisiyle başlanılması inşaat sektörünü negatif yönde etkilemiştir. Özel sektör yatırımlarının durma noktasına gelmesiyle sektör ilk çeyrekte 18,6, ikinci çeyrekte 21,1, üçüncü çeyrekte 18,3, dördüncü çeyrekte ise 6,6 oranında küçülmüştür. Böylece yıllık bazda 16,3 oranında küçülme görülmüştür. Bir önceki yılda görülen küçülmeye rağmen 2010 yılında da sektör yüksek oranlı büyüme performansı sergilemiştir. 2010 birinci çeyreğinde yüzde 8,3 büyüyen sektör, ikinci çeyrekte 20,4 oranında büyümüştür. Sektör bir sonraki dönemde de büyüme ivmesini devam ettirerek yüzde 22,1 oranında büyüme performansı sergilemiştir. Dördüncü dönemde 17,5 büyüyen inşaat sektörü 2010 yılını 17,1 oranında büyüme performansı ile kapamıştır.

2011 ve sonraki yıllar ne getirdi peki?

İnşaat sektörü 2011 yılının ilk altı ayında da yüksek oranlı büyümesini sürdürmüştür. Birinci çeyrekte 15,3, ikinci çeyrekte 13,0 oranında büyüme performansı göstermiştir. Üçüncü çeyrekten sonra büyüme oranlarında azalma olmuştur. İnşaat sektörü 2011 üçüncü çeyreğinde 11,0 oranında büyürken, 2011 dördüncü çeyreğinde 7,0 oranında büyüme performansı sergileyebilmiştir. Kamu sektörü inşaat harcamalarındaki daralma ve özel sektör tüketim harcamalarının azalması inşaat sekörünün küçülmesinde etkili olmuştur. 2011 yılı sonunda tüketim ve kamu harcamalarındaki azalma ekonominin daralmasına, dolayısıyla inşaat sektöründe küçülmeye neden olmuştur. Bütün dünyada ekonomik krizin en yoğun hissedildiği ve siyasi istikrarsızlığın yaşandığı 2012 yılında, Türkiye büyüme trendini sürdüren ender ülkeler arasında yer aldı. Son yıllarda istikrarlı şekilde büyüyen ülkemiz, küresel düzeyde yaşanan ekonomik krizin de etkisiyle yıl içinde büyüme hedefini revize etmek zorunda kaldı. Türkiye 2012 yılının dokuz aylık döneminde yüzde 2,6 oranında büyüdü. Büyüme 2012 yılının üçüncü çeyreğinde yüzde 1.6 ile son 12 çeyreğin en düşük düzeyinde gerçekleşmiştir. Bundan sonraki yıllarda hızla büyüme gösteren inşaat sektörü, 2015 yılı ilk çeyreğinden sonra, hükümet belirsizliği ve seçimler nedeniyle diğer sektörlerde olduğu gibi duruş dönemine girdi. Fakat, hükümetin kurulması ve halkın istikrar yönlü kararıyla sektörde yeniden haereketlenme başlamıştır.

İNŞAATÇI ESNAFI EZİLİYOR

TOKİ ile rekabet edilebiliyor mu?

Bizlere verilmeyen çok kat izni TOKİ’ye veriliyor. Aynı ölçülerle onlara 8 katın verilidği yerde, bize 3.5 kat izni veriliyor. Bu da haksız rekabeti doğuruyor. Normal bir yap-satçı, 500 metrekarede 7 daire yapıp, 150 bin liradan satmaya ve kar etmeye çalışıyor. Bu arada stopaj, otopark giderleriyle kar marjı düşüyor. Oysa TOKİ, aynı alanda çok daha fazla daire yapıp, yaklaşık aynı fiyatlarla, daha çok kar marjıyla satıyor. Müteahhidin kar marjı yüzde 15-20 iken, TOKİ’nin karı yüzde 35’lerde gerçekleşiyor ve buna rağmen de zarar ediyorlar. Devlet imkanlarıyla inşaatçı esnafı eziliyor.

KALİTE VE DÜRÜSTLÜK

Körfez’deki durum nasıl?

Körfez’e sahip çıkmalıyız. Buranın suyunu içen bir daha başka yere gidemez. Körfez’de, inşaat izinleri 3 ya da 4 kat olmalı. 3.5 kat izni veriliyor ama müteahhit çatı katını beton olarak yapamıyor. Yani bir aldatmacayla beton olmayan çatı katıyla birlikte, 1.5 kat daire satılıyor. Güçlü bir fırtınada bu yarım kat uçar gider. Bu nedenle, izinler 4 kat yada verilmiyorsa 3 kat olmalıdır. Yarımca ve Tütünçiftlik arasında farklılık var. Tütünçiftlik’te 5 kata izin varken, Yarımca’da yol kenarlarında bu yok. 2015’in 6. ayından sonra başlayan kriz, şu anda etkisini kaybettirmeye başladı ve 2-3 ay sonra sektörün yeniden eski günlerine döneceğini umuyoruz. Hükümetimiz bu konularda başarılı çalışmalar yapmaya başladı. Her esktörde olduğu gibi bu alanda da önemli olan kalite ve dürüstlüktür. Ticarette kimseyi kapımıza getirmedik, kimsenin malına, parasına tenezzül etmedik. Bende alacağı olduğunu ispatlayana, alacağının 10 katını öderim. Halen 15 öğrenciye, 7 ay boyunca burs veriyorum ve bunu her işadamına öneriyorum. Vermekle mal bitmez, daha çok artar. Bu ülkede, ayrımcılıkla insanların bölünmesine izin verilmemeli. Türk, Kürt, Çerkez hepimiz kardeşiz, etle tırnak olmuş yaşıyoruz. Tek bayrak, tek devlet, tek millet, tek Kura’an’a bağlı yaşamalıyız.
Nabi YAZICI/Bizim Kocaeli