Yer hareketlerine ilişkin önemli çalışmalar yapan Gazi Üniversitesi, Mühendislik Mimarlık Fakültesi, İnşaat Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr Süleyman Pampal, Ankara’nın İstanbul’dan hatta Türkiye’nin birçok bölgesinden daha fazla risk ve tehlike altında olduğunu belirterek, “Ankara, kuzeyde Kuzey Anadolu fay sistemi, doğuda Kırıkkale-Erbaa ve Akpınar fay zonu, güneydoğuda Tuz Gölü, batı-güneybatı’da İnönü-Eskişehir fay zonlarından etkilenebilir. Ankara’nın dört tarafı yıkıcı, yani 7’den büyük deprem yaratma riski olan aktif faylarla sarılmış durumda” bilgisini verdi.
‘DÖRT TARAFIMIZ FAYLA ÇEVRİLİ’
Ankara çevresindeki aktif faylardan birinin kırılmasının kötü sonuçları olabileceğini vurgulayan Pampal, şunları söyledi: “Ankara’nın İstanbul’dan daha az tehlikesi yok. Hatta daha çok tehlikesi var. Ankara’nın dört tarafı yıkıcı deprem riski olan aktif faylarla sarılmış durumda. Ayrıca Ankara’nın yakın çevresinde, ilçelerinde, 5, 6, 6.5 büyüklüğe kadar deprem yaratabilecek küçük faylar var.”
“ZEMİN RİSKİ YÜKSELTİR”
Pampal deprem riskini etkileyen faktörlerin en önemlisinin zemin olduğunu söyledi. Pampal, “Alüvyal zeminler ve ‘Ankara kili’ dediğimiz zeminler riskli. Bunlar depremin şiddetini artınp, 2 kat kadar yükseltir. Mesela bazı semtlerde zemine uygun olmayan 10-15 katlı gecekondular var. Diyelim ki 6.5 şiddetinde deprem oldu. Bu zemin bu depremi 9’a kadar yükseltebilir” diye konuştu.
“6. HARİTADA RİSKLİ BÖLGE ARTTI”
Süleyman Pampal, kaya zemin üzerindeki yapıların deprem açısından daha avantajlı olduğunu vurguladı. Çankaya, Gaziosmanpaşa, Ulus Kale civan, Keçiören, Yenimahalle ve Ümitköy’ün yüksek kesimlerinin kaya zeminlere sahip olduğunu belirten Pampal, şöyle devam etti: “Şu semt kötüdür, bu semt iyidir diyemezsiniz. Yapılar iyi yapılmamışsa, kayalar sizi kurtarmaz. Türkiye’nin 5 deprem bölgeleri haritası var. İlki 1947’de yayımlanan İlk dört haritada Ankara beyaz gösterilmiş, deprem tehlikesi olmayan yerlerdendir diye. 1986’daki son haritada ise Ankara’nın önemli kesimleri, birinci, ikinci, üçüncü deprem bölgesine dahil olmuştur. Yenilenmekte olan haritada Ankara’nın daha çok kesimi kırmızıya boyanmış. Bilimsel çevreler bile, Ankara’da tehlikenin bu kadar yüksek olduğunu 20-25 yıldır yaptığımız çalışmalarla öğrendi.”
‘Risk altındaki konutlar yıkılıp yeniden yapılmalı’
Türkiye’nin deprem riskiyle karşı karşıya olduğunu ve Ankara’nın da bu durumdan nasibini alabileceğini belirten Türkiye Hazır Beton Birliği Başkanı Yavuz Işık ise şunları söyledi: “Ülkemiz deprem bölgesinde ve binaların yüzde 90’ı risk altında. Bu binaların çoğu eski ve ekonomik ömürlerini tamamlamış yapılar. Bu yapıların tespit edilmesi şart. Ankara’da da bazı mahallelerde ciddi sorunlar var. Bu konutların kentsel dönüşüm projesine uygun olarak yıkılıp yeniden yapılması gerekiyor.”
‘Su yalıtımsız binalar dikey mezar’
Canpa Şirketler Grubu Yönetim Kurulu Üyesi Murat Özcan da 1999 Marmara depreminde yıkılan binaların yüzde 64’ünün, yeterli ya da hiç su yalıtımı olmaması nedeniyle taşıyıcı beton içindeki demirlerin paslanıp çürümesine bağlı olarak çöktüğüne dikkat çekti. Özcan, yalıtımsız binanın 10 yılda taşıma kapasitesini kaybettiğini belirterek binalarda su yalıtımı yapılarak, depremde can kayıplarının önemki oranda önlenebileceğini bildirdi.
Dilara AYDOĞDU/Habertürk Ankara