Yurtdışı ihalelerde aşırı rekabet inşaat sektörüne zarar veriyor!

İNTES Başkanı Celal Koloğlu

İNTES Başkanı Celal Koloğlu, yabancı ülkelerin getirdiği kısıtlamalar ve maliyet yüksekliği sebebiyle, yurtdışı müteahhitlerin Türk işçiler yerine 420 bin Tayland, Filipin ve Vietnamlı çalıştırmak zorunda kaldığını söyledi. 15 Temmuz darbe sürecinin ardından hükümetin aldığı önlemleri önemli bulduğunu belirten Koloğlu, inşaat sektörünün hükümetin hedef göstermesini beklediğini belirtti. Ankara Sohbetleri’ne konuk olan Celal Koloğlu, Ankara Temsilcimiz Ferit Parlak ve Filiz Coşkun’un sorularını cevaplandırdı.

– 15 Temmuz darbe girişimin hemen ardından iş dünyasına, Hükümete destek için kayıt dışının önlenmesi yönünde bir çağrıda bulundunuz. Buna neden gerek duydunuz?

Ülkemiz zor zamanlardan geçerken iş dünyası da kendi üstüne düşen sorumlulukları yerine getirmelidir. Kayıt dışı ekonominin en önemli sebebi olan kayıt dışı istihdam, Türkiye’nin kanayan yarasıdır. Günümüzde yüzde 30’a kadar düşen kayıt dışı için 2023 yılında yüzde 15 hedefi konulmuştur. Kayıtdışılık, biz kayıtlı istihdam yapan işverenler açısından haksız rekabet oluşuyor, istihdamın üstündeki yükler bizim gibi kayıtlı istihdam sağlayanlar aleyhine artıyor. Devlet-işçi, devlet-emekli dengesi bozuluyor. Emekliye ödenen maaşlar düşük kalıyor, refahlarına yönelik artış sağlanamıyor. Aktif/ pasif dengeleri bozulduğu için SGK yükleri belli bir kesime fatura ediliyor. Devletin, SGK gelirleri azalıyor.

– Türkiye ekonomisinin büyüme oranlarını ve inşaat sektörünün buna etkisini nasıl değerlendiriyorsunuz?

2016 ilk çeyreğinde beklentileri aşarak yüzde 4.8 gibi yüksek bir oranda büyümesi, çok önemli bir gelişmedir ama yeterli değildir. Sayın Binali Yıldırım’ın Başbakanlığı’nda kurulan 65. Hükümet için yapısal reformlar öncelik kazanmıştır. Başbakan Yıldırım’ın ulaştırma alanında Türkiye’yi bir üst haline getirmesinin ardından dünyanın dev ekonomileri ligine taşıyacağına olan inancım tamdır. İnşaat sektörünün bu kalkınma sürecindeki payı önemlidir, inkar edilemez. Dünyanın en uzun tünelleri, en yüksek barajları, en ileri arıtma tesisleri, en yüksek köprüleri, ülkemizin yetiştirdiği mühendis ve müteahhitler tarafından inşa ediliyor. Ekonomik kalkınma süreci ile yatırımlarımız da artıyor.

– Bu süreçte inşaat sektörü neler yapacak?

Biz inşaat sektörü olarak elimizi taşın altına koymaktan çekinmeyeceğiz. Geniş bir makine parkına sahip olan, mühendisleri, mimarları ve teknik elemanları ve her geçen gün doğru tutum ve davranışları uygulayan yetkin yani belgeli iş gücü ile inBakanlığımızdan ve devletimizin her kademesinden gördüğümüz teşvik ve desteğin sonucudur. Öte yandan uluslararası inşaat sektörü dergisi ENR’nin bu yılki listesinde de Türk müteahhitleri son dokuz yılda olduğu gibi dünyada Çin’den sonra ikinci sırada yer almaya devam etmiştir.

Ancak klasik pazarlarımızda yaşanan sorunlar yurt dışı müteahhitlik hizmetlerimizin ivme kaybetmesine neden olmuştur. Bu nedenle son iki yılda geçmiş yıllara göre iş hacmimiz daralmıştır. Küresel konjonktürdeki belirsizlikler dikkate alındığında müteahhitlerinizin yine de önemli bir başarıya imza attığını düşünmekteyim. Rusya ile yaşanan diyalogların normal seyrine girmesi, ekonomi bakanlığımızın girişimleri ile yurt dışı müteahhitlik hizmetlerinde yeni projeler üstleneceğimize inanıyorum. Sektörde de son iki yıla göre ciddi bir hareket gözlemliyorum.

– Yurtdışı müteahhitlik sektörünün ciddi sorunları da var. Çözüm için umutlu musunuz?

Yıllardır devam eden sorunlar var, evet. En önemli sorunumuz firmalarımızın birbirine rakip olmasıdır. Yurtdışında pek çok Türk firması aynı ihaleye katılarak, rakip olmakta ve fiyatları aşırı düşürmektedir. Bu noktada ülkemizde müteahhitliğin tanımının yapılması ve sektöre girişin kısıtlanması önem arz etmektedir. Yeterliliği olmayan firmalarımızın yurtdışında iş üstlenmesi, işlerin zamanında ve istenilen kalitede tamamlanamamasına neden oluyor. Buda imajımızı zedeliyor.

– Diğer sorun da yerli işçi galiba? Türk işçi konusunda da destek beklentiniz var mı?

İstihdam rakamları iş hacmi ile kıyaslandığında sürekli düşüş göstermiştir. Bu düşüşün nedenlerinin ardında yurt dışında çalıştırılacak Türk işçi ve mühendis sayısında gidilen ülkeye göre kısıtlamalar, daha düşük ücretli yabancı işçilerin çalıştırılması imkânı, çalışma hayatındaki prim yükleri yatmaktadır. Artık, firmalarımız yurt dışında Türk işçisi tercih edemez duruma gelmiştir.

2002 yılında yurtdışındaki müteahhitlik hizmetlerimizin proje bedeli yaklaşık 2.5 milyar dolar iken istihdam edilen Türk işçi sayısı 35 bin civarındaydı. Aradan geçen 10 yılda hükümetlerimizin verdiği büyük destekler sonucunda yurtdışı müteahhitlik hizmetleri proje bedelleri rekorlar kırmaya başladı. 2013 yılında bu rakam yaklaşık 30 milyar dolara ulaştı. Ancak aynı dönemde yurt dışında çalışan Türk işçi sayısı ise sadece 50 binde kaldı. Yurtdışındaki proje bedelleri 12 kat artarken, istihdam edilen Türk işçi sayısında aynı artış yaşanmadı. Yurt dışında çalıştırmamız gereken yaklaşık 420 bin Türk işçisinin yerini Taylandlı, Filipinli, Vietnamlı işçiler almaya başladı. Yurtdışında çalışacak Türk işçilerin kısa vadeli SGK primleri teşvik kapsamında 5 yıl süreli muaf tutulmalıdır. Bu yapılamaz ise asgari ücret seviyesinden sigorta primi alınmalıdır.

– İhale mevzuatıyla ilgili sıkıntılar devam ediyor mu?

Kamu İhale Kanunu’ndan kaynaklı sorunları 4 başlık altında toplayabilirim. İlki kamu ihalelerindeki aşırı rekabet sektöre büyük zararlar vermektedir. İkincisi iş deneyim belgeleri artık ticari bir emtia haline gelmiştir. Üçüncüsü yıllara sari işlerde fiyat farkı uygulaması sektör ihtiyaçlarını karşılayamamaktadır. Ve ihalelerde itiraz ve şikayet süreçlerinin uzun sürmesi önemli kayıplara yol açmaktadır. İnşaat sektörünün kamu ihale mevzuatından kaynaklanan sorunlarının öncelikle ele alınarak çözümünün sağlanması dünyada marka olmuş Türk müteahhitlerine ve ekonomiye yeni bir dinamizm kazandıracaktır. Bir başka sorun iş deneyim belgeleridir. Sektörde yetersiz kişilerin iş üstlenmesi sonucunda, aşırı düşük bedelle iş alınmakta, bu durum ise ekonomik kayıplara neden olmaktadır. Yurt içinde ve özellikle yurt dışında edinilen iş deneyim belgeleri ve bilanço değerleri muhteviyatı önceden incelenmelidir.
Biliyoruz ki Kamu İhale Kurumumuz büyük bir özveriyle çalışmaktadır. Kurumun önemli iş yükünü de itiraz ve şikayet davaları oluşturmaktadır. Ancak bu durumdan yükleniciler de mağdur olmaktadır. Yasal itirazlar nedeni ile 3 yıldan fazla süre içinde sonuçlandırılamayan projeler vardır.

– Torba yasada yer alan damga vergisi indiriminden neden şikayetçisiniz?

Son düzenlemelerde yer alan teşvikleri çok olumlu karşıladık. Ancak 6728 sayılı Kanun’un 27. maddesinin 2. fıkrasının a bendi ile uluslararası ihale tanımı değiştirilmiş ve mutlak suretle bir yabancı firmanın ihalede teklif vermiş olması koşulu getirilmiştir. Dolayısıyla uluslararası ihale olarak çıkılmış ancak yabancı bir isteklinin katılmadığı ihalelerin damga vergisi harç istisnasından yararlanmaması söz konusu olmaktadır. Yasa’nın Resmi Gazete’de yayım tarihi itibariyle yürürlüğe girmiş olması karşısında, sonuçlanmış ancak çeşitli sebeplerle akdedilmemiş sözleşmelerde taahhüt firmalarının ilave yüzde 2.6 maliyet ile karşılaşması söz konusu olacaktır. Bu durum, vergi yasalarının geriye yürümezliği kuralı bakımından da sıkıntı yaratmaktadır.

– Yatırımlarda hukuki güvence sizin için ne anlama geliyor?

Hukuki düzenlemelerde istikrarın olması son derece önemlidir. Yani bir yatırımcı önünü tam olarak görebilmelidir. Hukuki düzenlemelerde yapılan sık değişiklikler yatırımcıların zor şartlarda işi yürütmesine, öngöremediği durumlar ile karşılaşmasına neden olabilmektedir. Örneğin 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu yürürlüğe girdiği tarihten bu yana hem uygulamada görülen aksaklıkları gidermek hem de değişen ve gelişen ihtiyaçlara cevap vermek için yönetmelik ve tebliğleri ile sık sık değiştirilip yenilenmiştir. Bu da yatırımcılar açısından sorunlara yol açmaktadır.

Fiyat farkı sorunu nasıl çözülür?

Mevcut yöntem, dövizdeki artışa bağlı olarak fiyat farkı verilmesini öngörmemektedir. Bu nedenle malzeme ağırlıklı işlerde ve döviz ile yapılan alımlarda üyelerimiz yüzde 20- 30 zarar etme seviyesine gelmişlerdir. Yurt dışından temin edilen araç gereçlerde ve malzeme ithal edilmesi zorunlu sözleşmelerde fiyat artışlarının karşılanamaması sonucu sözleşmeler tamamlanamaz duruma gelmekte, işin yapımını, kalitesini etkilemektedir. Örneğin boru imalatlı sulama sektörde faaliyet gösteren firmalarımızın mağdur olamaması için 01 Temmuz 2013 tarihi esas alınmak üzere; sözleşme tarihlerine göre geriye doğru malzeme fiyat farkı hesaplanmalıdır. Varsa verilen normal fiyat farkları düşülerek kalan tutarın ödenmesi gerekmektedir. Bir krizle karşılaşmadan fiyat farkı esaslarının yeniden ve temelden ele alınarak düzenleme yapılması gereklidir.

Standart ve ulusal yeterlilik sağladık

– İNTES, Mesleki Yeterlilik Kurumu ile iş birliği yaparak Türkiye Mesleki Yeterlilik Merkezi’ni kurdu. Ne kazandırdı bu merkez?

İNTES kuruluşundan bu yana sektörde nitelikli iş gücünün çalıştırılması yönünde önemli ve öncü çalışmaların içinde yer almıştır. Türkiye’de Mesleki Yeterlilik Sistemi’nin en çok ihtiyaç duyulduğu ve kararlı bir şekilde uygulandığı sektörlerin başında ise inşaat sektörü gelmektedir. Bu aşamada inşaat sektöründeki bu önemli rolü İNTES üstlendi. Türkiye Mesleki Yeterlilik Merkezi İktisadi İşletmesi (TÜRKİYE MYM), İNTES tarafından sınav ve belgelendirmeye yönelik faaliyetlerini yürütmek üzere 2010 yılında kuruldu. Öncü ve rehber bir kuruluş olan TÜRKİYE MYM’nin bünyesinde yaklaşık 400 mühendis, teknik öğretmen ve akademisyenler bulunuyor. İNTES, Mesleki Yeterlilik Kurumu ile yaptığı protokoller çerçevesinde inşaat sektöründe meslek standartları ve ulusal yeterlilikler çalışmalarını yürütüyor. Bu süreçte taahhüt ettiğimiz 53 meslekten 47 mesleğin meslek standardını, 24 mesleğin de ulusal yeterliliğini hazırladık. İnşaat sektöründe en çok talep gören ve iş sağlığı güvenliğinin önem arz ettiği 18 meslekte, “Mesleki Yeterlilik Belgesi” veriyoruz. Mesleklerin kapsamı yine sektörün ihtiyaçlarını göz önüne alınarak genişletiliyor.

Yarım milyon kişiye iş…

İşsizlik ve ‘düşük ücretler’ dünya genelindeki sorunların odağında duruyor. Bu nedenle inşaat ve müteahhitlik gibi sektörlerin istihdama sağladığı katkının önemi daha da artıyor. İlginçtir, Türkiye gibi mesleki eğitimi ikinci plana atan ülkelerde ise işsizliğin yanında, kalifiye eleman açığı bulunuyor. Milli eğitim sisteminde yeniden yapılandırma ve reformlar geciktikçe, reel sektörün bu konuda elini taşın altına koyması zorunluluğu doğuyor.Bu zorunluluğu algılayan ve son 5 yıldır bu konuda ciddi çalışmalar yapan İNTES yönetiminin, eğitim ve sertifi kasyon için attığı adımlar diğer sektörler için de ‘model’ oluşturuyor. Bu modeli ve sektörün son durumunu konuştuğumuz Başkan Celal Koloğlu’nun 500 bin kişiye iş kapısı yaratacak önerileri ise yeni bir gündemin kapısını aralayacağa benziyor.

Koloğlu’ndan

– İnşaat sektörü hükümetten hedef göstermesini bekliyor

– 2.5 milyar dolarlık işte 35 bin Türk işçisi çalışırken, 30 milyar dolarlık işte 50 binde kaldı

– Proje bedeli 12 katına çıktı ama işçi sayısı çok az arttı

– Yurtdışı ihalelerde Türk müteahhitler rakip oluyor, fiyatlar Türkiye aleyhine düşüyor

– Türkiye’nin ulaştırmada üs haline gelmesi, ekonomiyi devler ligine taşıyacak
Dünya