İnşaat sektörü 2017 yılını nasıl geçirecek?

İnşaat sektörünü 2017 yılında neler bekliyor? Tüm İnşaat Müteahhitleri Federasyonu Genel Başkan Vekili Deniz Karataş, bugünkü yazısında sektörü değerlendirdi.

Her kriz bir fırsattır. Suriye savaşı ve yaşanan yıkını, barış görüşmeleri olumlu sonuçlanırsa, hem Türkiye hem de inşaat sektörünü tek başına senelerce ayakta tutabilecek bir şantiye alanına dönebilir. Kentsel dönüşümün önündeki engellerin kaldırılmış olması yenileme çalışmalarını hızlandıracaktır. Doların yükselmesi ve 1 milyonluk dolarlık ev alana vatandaşlık hakkı yabancının Türkiye’ye ilgisini artıracaktır. Ancak bütün bu pozitif şeyler negatife de dönebilir.

 

Emlak Konut’un kampanyaları sektörü bir süre ayakta tutabilir. 2016’da yaptığı hamleler sektöre hareketlilik kattı. Ancak bu hareketliliğin etkisi yalnızca 3 ay sürdü. Yılın son iki ayı konut satışları yeniden düşmeye başladı. Şimdi Emlak konut 0.40 faizle 120 ay veya 0.70 faizle 240 ay kozlarını sahaya sürmeye çalışıyor. Elbette bu kampanyalar da sektöre bir ivme kazandıracaktır. Ancak gayrimenkul sektörünün Emlak Konut ve TOKİ’den ibaret olmadığını rakamlar söylüyor. 2016’da gerçekleştirilen 1 milyon 300 binden fazla konut alım-satımının sadece 15’te biri bu kuruluşlara ait.

 

Her ne kadar biz markalı konutların adını duysak da; gayrimenkul sektörünü mahalle arasına ev diken müteahhitler taşıyor.

 

Dolar stabil hale döner ve herkes biraz daha fazla önünü görebilirse elbette bu sene de konut sektörü için rekorlarla dolu geçebilir.

Türkiye’de gayrimenkul sektörünün bir balon olduğu iddialarının temel sebebi, milli gelirde kayda değer bir artış olmamasına rağmen gayrimenkul fiyatlarının hızla artmasıdır. Yani biz zenginleşmiyoruz ama ev fiyatlar artıyor.

Peki artan fiyatlara rağmen bu konutlar nasıl satılıyor?

 

Asında ev sahipliği oranlarının artmadığını TUİK verilerinden görebiliyoruz. Konut fiyatlarındaki artışa rağmen satış rekorları kırılmasının birincil nedeni ev sahipliği oranının senelerdir yüzde 21 civarında seyretmektedir. Yani konutların büyük çoğunluğunu aynı kişiler alıyor.

 

Elinde bir kaç gayrimenkul olanın birikim yapma imkânı çok daha fazla oluyor.

 

Bu kişiler kısa sürede elindeki gayrimenkul sayısını artırıyor. Ayrıca şirketlerin bir kısmı da birikimlerini gayrimenkulle değerlendiriyor. Şöyle diyebiliriz; paradan para kazananlar, yine paradan para kazabilecekleri bir yatırım aracı arıyor ve gayrimenkule yatırım yapıyor. Bu noktada son 6 yılda yüzde 100’den fazla değerlenen gayrimenkuller cazip bir seçenek olarak duruyor. Ayrıca aylık kira getirisi de yatırımcının cebinde kalıyor. Yabacıların rolünü de es geçmemek gerekiyor. Türkiye’de son yıllarda yabancı konut alıcıları da fiyatlarda büyük rol oynatıyor. Sadece 2016’da yaklaşık 20 bin yabancı Türkiye’den konut almayı tercih etti. Yabancılarda al-sat olmadığı için yabancı konut alınılan stokları direk etkiliyor. Mevcut konutunu satıp daha iyi bir konuta geçenler de konut satış rakamlarında en büyük paya sahip. Bu alışveriş konut alını-satım rakamlarını yükseltirken gayrimenkul sektörüne doğrudan büyük bir etki yapmıyor. Al ını-satım işlemi yapıldığından gayrimenkul sektöründe bir hareketlilik yaratsa da; aslında sektöre ek bir girdi sağlamıyor. Her şeyden önce bir ülkede tek bir sektörün sürekli büyümesi beklenemez ve bütün sektörler dolaylı olarak birbirine etki eder. Türkiye büyürse konut sektörü büyür. Türkiye’nin büyümesinin yavaşladığı bazı durumlarda da sektör büyüyebilir ancak bu sürdürülebilir bir durum değildir.

 

İnşaat sektörünün geleceğinin inşası için; hükümetimiz aldığı, alacağı kararları sektörün ileri gelenleri, aktörleri ile bir araya gelerek; daha planlı ve sistematik biçime sokacak şekilde formüller üretmelidir. Ancak bu şekilde büyümemiz sürdürülebilir ve sektör olarak kurumsallaşmamız mümkün olur. Hepimiz aynı gemideyiz; aksi takdirde Türkiye’de İnşaat’ın lokomotif sektör olması daire alınılarının durmasına ya da yavaşlamasına paralel olarak; züccaciyeden mobilyaya elektronik eşyadan perakendenin alt sektörlerine kadar şuan hesap edilemeyecek birçok sektöre de negatif etkisi cabası olacaktır.

 

Dolayısıyla neyin olacağını biraz siyasi ortanı biraz da ekonomi belirleyecek. Dolar stabil hale döner ve herkes biraz daha fazla önünü görebilirse elbette bu sene de konut sektörü için rekorlarla dolu geçebilir.

Saygılarımla…

 

 

 

Deniz KARATAŞ/Akdeniz Yeni Yüzyıl Gazetesi